t: inek şaban repliği. severizzz.
olay;
link
son ikiye kalan ablalar muhtemelen akşam eve gittiklerinde bu durumun acısını eniştelerin burnundan fitil fitil getirecekler. hatta muhtemelen bu konuda ölene kadar trip atacak, partnerini bir ömür boyunca her fırsatta süründürecekler.
bundan 10 yıl sonra şu ablamız kocasıyla baş başa pazar kahvaltısı ediyor diyelim. bir anda aklına bu olay gelecek, başlayacak durduk yere trip atmaya. adam anlamayacak o gün ne yaptığını. sen o gün bir hata yapmadım abim, bu kadınlar cins cins. deve kini var bunlarda. o yüzden trip konusunda risk almaya gerek yok agalar. mümkün olduğunca trip atmayı normal karşılayan kadınlarla gönül ilişkisi kurmamak lazım. denendi, onaylandı. tek bir örnek vereyim, yaklaşık bir senelik bir ilişkim olmuştu o zamanlar. ikimiz de trip konusunu çocukça bulurduk ve bu görüşümüzde son derece samimiydik. tüm o süre zarfında bir kere bile trip yemedim ya da doğru dürüst tartışmadık. tatlı tatlı zıtlaştık sadece. jennet jennet... o sırada oda arkadaşım olan kerata ise kendi sevgilisiyle her allah'ın günü kavga ediyor, sürekli trip yiyordu. sonra da bana bakıp hayret ediyordu yav siz niye hiç kavga etmiyorsunuz diye. sarı öküzü vermedim diyordum. ilk silik tribe siktiri çekmediğin an elini verir, kolunu kaptırırsın. kendine saygısı olan aptal saptal trip atmaz ya da yemez. zira birliktelik çocuk oyuncağı değil, bağ konusunda olgun olunması gereken bir konsepttir.
linkteki vakaya gelince; adam belki tuvaletteydi, belki namazdaydı, belki şarjı bitikti, belki işi başından aşkındı, belki tıklım tıklım dolu olan metrobüsde şansa bala boş bir koltuk bulmuştu ve günün yorgunluğu yüzünden uyku bastırmıştı. peki bunlar o kadın için bahane mi? tabii ki değil. erkek sus, ben seni kullanarak arkadaşlarımla sidik yarışına giricem, yüzümü kara çıkarma... adamı hiç haberi olmadığı bir yarıştan dolayı yargılıyorlar amk. normal mi bu? "iyi de yarışmanın konsepti zaten bu." diyecekler için saçma ulan saçma. madem böyle bir yarışa girmeye façan yiyor, kaybetmeyi de göze alıyorsun demektir. ne diye kaybedince sorumluluğu tamamen üstlenmek yerine, kaybetmenin acısını partnerinden çıkarıyorsun? kazansaydın o zaferin aslan payını kendin alıp adama bir şey bırakmayacaktın. "benim beyim bana çok düşkün yhaa..." diyip beyini över gibi yapıp aslında kendini övecektin. aynı mantıkla şu an neden kendini gömmüyorsun peki?
velhasıl; dünyada milyarlarca kadın var kardeşlerim. tripçileri eleyin. evin içinde trip atan biriyle yaşamak ister misiniz? hadi seni geçtim, o kişi yarın öbür evlatlarınıza trip atar, onları da öyle yetiştirir. sen bir tripçiye anca tahammül ediyordun, oldu sana birkaç tripçi. ondan sonra neden erken yaşlandım ben, neden saçlarım beyazladı, neden kafamda saç kalmadı? kalmaz tabii amk. konfor talep etmedin, gereksiz tavizler vermeyi alışkanlık edindin. sen eşşşek olmayı kabul edersen sana eşşşek muamelesi yapan çok olur. olmak istediğiniz insan olmak için herkesten evvel kendinize öyle davranın. kendine trip atıyor musun? atmıyorsun. başkasına da attırma o zaman.
not: belki de bu iki kadın hiç trip atan kimseler değillerdir. fakat zaten ben onlardan ziyade, onlar üzerinden çürük bir zihniyetten yakınıyorum.
(bkz: trip atmazsa ölecek hastalığı)